1 Nisan 2015 Çarşamba

Akıl (lı )  ...


Anneannesi öldüğünde küçük bir kız çocuğuydu. Cenazeden gelen annesi
 '' Kendi cenazemizde bile içimizden geldiğince ağlayamadık '' demişti.  Çünkü anneannesi kızlarına '' ben ölürsem akıllı ağlayın ele güne rezil olmayın'' diye tembihlerdi. Akıllı ağlayan annesiyle büyüdü küçük kız anlamını bilmeden.

Hayat hep bir tecrübe değil miydi zaten? Yaşanan ve yaşanacak nice tecrübeler sıradayken babası 1 Nisan şakası yapmış sessiz sedasız aralarından ayrılmıştı. Sessizce ağladı. Hıçkırıkları boğazında düğüm oldu koy vermedi yutkundu. Göz yaşları içine aktı. Annesine baktığında o da yılların tecrübesiyle '' akıllı '' ağlıyordu. Şimdi sıra kız çocuğundaydı. Sadece nefes alıyor, sabır diliyor sessizce kaçak göz yaşlarını siliyordu. Öğrenmişti akıllı ağlamanın anlamını ve acı bir tecrübe olarak kazındı yüreğine.

O kadar akıllı ağlamıştı ki, aklı başında davrandığı için taziyeye gelenlerin taktirini (!)  bile kazanmıştı.  Bunu da başarmıştı.

Bugün  altıncı 1 Nisan geçti, geçiyor geçecek.

Daha kaç 1 Nisanlar böyle geçer bilmiyordu. Bildiği bir şey var ise  akıllı olmak yoruyordu onu. Bir gün kavuştuklarında babasının dizlerine yatıp saçını okşadığında işte o zaman aklı uçacak ve özgür olacaktı.





1 yorum:

  1. Kimseler yokken,bazen aklını bir kenara koymak lazım belki.. Delilere hayat daha kolay bazen..

    YanıtlaSil